Kelepir sevinçlerle oturulan koltuklarda dirsek çürüten söz yarışçıları vardır.
Hazin sonları, durulmuş kalabalıkları, kavga eden sessizlikleri yazan ellerin
Tırnak geçirilmiş kaç vukuatı vardır kim bilir?
Acizliğime ver, gözlerim kamaşıyor denize bakışlarından,
Acizliğime ver, donuk bir ırmak gibiyim yıllardır,
Acizliğime ver, aşk kokusundan sarhoş olmamı.
Kelepir sevinçlerimle oturuyorum koltuklarında hayat salonumun.
Yinelenmekten usanmış bedenlerin, takati kalmamış kollarına sere serpe
Koştururcasına yürüyen küçük yavru ceylanlarımdan da bahsetmeyeceğim
Annem acayip irkiliyor, karanlıkta yürümemden.
Dün gece tamamlanmamış rüyalarımdan birine uyanıyorken,
Haddini aşan ruhumun zıddına dönen benliğine
Kibrit çakan vahyin, yangınını görüyordum.
Yusuf diye yırttığım gömleğin, hiçbir ölümü tamamlamadığının şahidi olan ben
Kara ellerimin beyaz düşlerinde yeşil yeşil inliyordum.
Ki zamanın bir insana ne kadar dar, diğerine ne kadar geniş göründüğünü
Bir bebeğin yüzündeki çizgilerde sezinliyordum.
Un ufak oluyorum tanrım,
Tanrım un ufak. Oldum.
Öyle değil miydi o metin?
-Hayır koca bir bahara çoktan son verilmiş. Kış kış.
Rabia Görmüş
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
BAHÇEDE ALTIN SARISI SAÇLAR: Bir Macara Hatıratı
BAHÇEDE ALTIN SARISI SAÇLAR: Bir Macara Hatıratı “Annesi Erken Ölen Çocuklar İçin” Rüzgara koyu renk bir elbiseyle çıkmış ağacın, dallar...
-
Boşluğa bağırıyorum, çığrından çıkmış uzun koridorlara. Beyaz ve sonsuz yollara bağırıyorum. Olmasını istediğim düzenin hiçbir zaman olmayış...
-
Tane tane sevdiğim şehirden iki güzel geçti. Dün fatihin vatan caddesinde çiçeklerle birlikte yanımda bir güzel, öbür güzele gider iken içim...
-
-Alaçatı notları- Denizin uçsuz bucaksız izlenebildiği, suyun sükunetle hemhal olduğu, karşı kıyılarda dağların siluetinin bir resim tabl...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder