2 Kasım 2010 Salı

Pisi Pisi

sevgili ve mutlak pisi pisi;

illede birinden nefret etmem gerekseydi, belirli aralıklarla sözlerinden nefret etmek isterdim. senin kadar aciz olup. senin gibi yaşamayı istemediğimden, susup tastamam hayallerin uluorta mızıkçısı olmayı tercih ederdim. kafana o silahı daya, aynaya bak ve bir daha düşün, eğer sıkarsan bil ki sen aşık değilsin. ki zannetmem ki sen bir aşık olabilesin. kuduruyorsun çünkü, oysa sinirleri alınmıştır aşkın. sürekli birşeylerin, birilerinin yerinde olmayı hayal ediyorsun ve bitmek tükenmek bilmeyen bir şekilde gülümseyip sadece nefret ediyorsun.

hayatı sana ne de uzak eylemişler. kendini bile ifade edemiyorsun.


sevgili ve kederli pisi pisi;

seninle bir bağlantım olsun istememekle yazıyorum bunları. koyun güder gibi, hatta geviş getirir gibi, hatta daha iğrenç şeyler geçiyorken aklımdan tasavvur dahi edemeyeceğin birşeyleri barındırıyorum içimde. ama yok, beni nefretin kucağına sen dahi itemeyeceksin. o yüzden ve bilhassa kederi kendimle yükümlü kıldığımdan toprağa bakmayı tercih ediyorum, gözlerin yerine. seni terketmeliyim.

kanıma sokulan şeyin şeytanın armağanı olduğundan zerre kuşkusuzum. öbür tarafta görüşürüz.

kalbim pisi pisi, senin koynundaki akrebe el vermeyecek. bilesin.

alınma. deniz tozu vereyim avuçlarına. sürün de gel, bulan karanlığa.

Rabia Görmüş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GELEN MESAJ

Uzunca zamandır işlediği nakışı sehpanın üzerine bıraktı ve telefonuna gelen mesaja baktı. Yüzü ekşi bir tat almışçasına büzüştü ve kendin...