ÜÇ KAPI
Kulak tırmalayan ve ağırca ilerleyip ortalığa yayılan bir
ses duyuyorum. Gözlerimin kısıklığına taş zeminin soğukluğu ekleniyor. Bir filmin
ağır aksak ilerleyen sahnesinden esinlenmiş gibiyim. Gövdem, senaryosu zamansız
yazılmış bu hikayenin ilk sahnesini aydınlatır gibi… Sessizliğimi etrafa
yayılan gıcırtıya katarak açılıyorum. Açılıyorum. Çünkü tüm gücüm bundadır. Tüm
gücümü buna vererek doğruluyorum, karşımda üç
yol… Üç karar… Üç kapı…
Hayat, hangi kapıdan girsem, bana
değişik sürprizler sunacak bir yol haritasıdır. Bedenimin ağırlığı gitgide çoğalıyor,
yaş aldıkça, ağrılarımı iyileştirmeye çalıştıkça; bedenim bir borcu öder gibi
ruhuma eşlik ediyor. Doğumumu
anımsıyorum, güvendiğim yerden zamana nasıl meydan okur gibi baktığımı. Daha
dün gibi… Anlamak… Bir parçadan kopmak... Bir parça olmak…
İnsan bilmediğinin yabancısıdır. Görmek, bilmek, anlamak isterken bir yandan da
korkmak, ürkmek, cesarete bürünmek ister. Ve ben dünyaya bir şarkının nasıl
söylendiğini bilmek için gelmiş olabilirim. Ve ben dünyaya bir resmin neden
çizildiğini bilmek için gelmiş… Ve ben dünyaya alınan nefesin niçin verilmesi
gerektiğini anlamak için gelmiş olabilirim.. Aldığım tüm kararların toplamıdır,
hayat…
Üç kapı. Birini seçmek ya da taş zeminde öylece durmak benim elimdedir.
Açılmak, çözülmek, yeniden doğmak benim elimdedir. Hangisini seçersem diğerlerine
haksızlık etmek düşüncesi benim algım…İçeriye kimi alacağım ve içeride ne
yapacağım da benim alanım… Ve sunulmuş bir armağanı hakkıyla söylemek, hakkını
vererek yaşamak ve bilmediğini tanımak bir seçimdir. Şarkı söylemek, resim
çizmek ve attığın adımla tanışmak bir seçimdir. Ama şimdi tüm bunları
bıraktığında, geriye kalan bir şey var, o da: kendin olmak.
Vakti geldiğinde hangi kapıyı seçtiğim ve hangi şarkıyla
dans ettiğim de bilinir…
26.ARALIK.2020
RABİA GÖRMÜŞ
ins: @rabiagrmsphotography