13 Kasım 2022 Pazar

Buz, Donmak ve gaz

 Bağır bağır geldim buraya.

Ağrıdan damıtarak varlığımı.

 Akşamları farkettim önce. 

Kendini, gündüz rüyalarına teslim eden bir kadının fısıldayışlarındaki dudak izlerini...

Akşamları öptüm gidişini.

Opmektir bu, bilinmez bir  yeni. 

Sanki.

Ne diyorum tövbe.

Ne diyorum tövbe. Bir ihtilali yeniden aralar gibi, durdum geçmişi yad ettim 

ve geçmişi yad. 

Söküldü içim, 

tavan arasında tozlu duygularımı da söktüm. 

Nicedir ağrıyordu bedenim, 

söktüm titreyen güneşi içimden. 

Uğurladım diyecektim, ugurlandım yola cikarken.

Aynı yerde değilim, aynı pencerede, balkonda ve taş zeminlerde...

Buz, donmak ve gaz...


Aynı yerde durani selamlayıp aynı yerde durana ah etmeden durdum 


Şarkı devam etti içimde

ben  bekledim.

 İzledim.  iyi bir izleyici görünceye dek izledim hayatı.


Aynı yerde duran çizgiyi gecmedim

Durdum 

buz, donmak ve gaz.


*****

 Yine.bir şiirim gelmiştir. Tutup bu fotoğraf ile kendime alan açmaya gayret etmisimdir. Yanımda kıymet verdiğim birine gülümsüyorumdur. Özlediğim belki biraz. Gönül ayrılık istemez bazen ama olan budur. Gülümserim. Zor olanı olduğu gibi kabul ettiğim zamanlar daha aydınlık geliyorum kendime.

Bulanık bir yazı geçiyor zihnimden ve ben durup yazmaklar biriktiyorum içime, nasıl olur bilemeden, sessizce duruyorum.


Sonra ursula gelip fısıldıyor: "duyabilmek için susmak gerekir"


Susuyorum. Ya da susuyor.

#yazılarım

#rabiagormusblogspot

Bir Masal Kadın Güncesi 12

 Gölgeler ve renkleri. Zıtlıklar ve keskinlikler. Netlikler. Dans, ritim ve müzik... Bu akşam sonsuz bir ırmağın içine akan sesleri biriktirdim yine evrende. Küsmeden nasıl yaşanır deneyimledim. Kalbime sordum, çünkü ben en çok kalbime sormayı sevdim, sordum ve dedi ki :"sakin ol, kararlı ol, ben atıyorum"


At dedim, at kalbim çünkü başka türlü yaşamak nasıldır hiç bilmedim.


Fotoğraf kareleri bu akşam ki konserimizden. Dansı, ellerin ırmakta akışını, bedenin salınışını, uyumu ve sevgiyi tattım bu akşam.golgelerimi gördüm. Heyecanlarımı. 

Zıtlıklar yerini uyuma, ritim yerini dansa bıraktı. 


Son bölüm suprizli. Hayat gibi.

Bir Masal Kadın Güncesi 11

 *bir başıma yürüyüşe çıkmayı seviyorum sabahları. Tatillerde vazgeçilmez bir süreç benim için bu. Sabah erken kalkıp günü karşılamayı ve denizse deniz dağ ise dağ izlemeyi seviyorum. Deşarj oluyor ruhum. Hani, dolması gerekiyor bir şekilde ve benim kanımda böyle renkleniyor... Bu kendiliğinden olan şey vazgeçmeden uğraştığım bir süreci de kapsıyor. Sakinlikle ve sessizce suya bıraktığım ya da toprağa ektiğim her tohum geliyor çıkıyor yeryüzüne... İnanmanın derin hissiyatı ile çabasız ve arkadaşça yaklaşıyorum hayatıma, ömrüme ve biricikligime... Başka türlüsü çok daha zordu biliyorum. Onu da yaşadım...


Çok insan var hayatımda gelip geçen, bazen akıp giden, bazen kalıp türkülerime eşlik eden... Bir çoğu kadınlar... Yerini doldurmaz hiç biri hiçbirinin... Ve her kadın ayrı güzellikte renk katar hayatıma. Şükrüm çok... 


Her ne oluyorsa gerekli ve geçerli yazısıyla başladım bu sabah sayfalarima... İçimde sonsuz bir deniz, dışımda sonsuz bir deniz... Birleşince akması kaçınılmaz olan bir nehir... Aktı aktı aktı, yazdım yazdım yazdım... Sonra elimdeki kurşun kalemle isimleri yazmaya başladım. Kaygilarda benimle geldi, düşüncelerinde boğulma kaygısı ile unutursam da kırarsam dusunceleri eşliğinde... Yazarken çoğaldı, cogalirken yanıma kırmızı bikinili ve kırmızı ojeli bir kadın yanaştı... Merakla izliyorlar beni... Oysa ben sadece içimden akanı takip ettim, iç sesimin beni hiç yanıltmadığını bilerek... Ufacık anlattım, rahmi, bilgeliği, ışık topunu, atalarımızın rahimlerini... Napiyorsun dedi yargılayan iç sesim, susmadim, çünkü yeterince susmuş, yeterince korkmuş, yeterince utanmıştım bunca yıl. Her ne oluyorsa olacaktı ve oldu... Taşlar isimler çoğaldı, kalemle önce bana taşlar geldi ben yazıyordum, sonra kalemi istediler onlarda hatırladıkça yazdılar... O kadar kadın var ki hayatımızda... Birbirimize değiyor hislerimiz, bilgeliklerimiz, ümitlerimiz, kabullerimiz... Lalobanin kemik toplayiciligi gibi hissettim bu sabah masalimi. Bu sabah ben bir masalı yaşadım... İnanmanın eşliğinde merkezlenip, kutladım masalimi... Ve sonra yazdığım isimleri tek tek fırlatıp denize attım. Çıkan ses içsel çocuğumu da uyandırdı.. birlikte neselendik. Yoğrulduk. #yazilarim

Değmeyin Figanima

 "değmeyin figanima"


 Aşırı güzel bir ağaç gördüğümde, durdurulamaz bir istekle içimin çekildiği feryada;

 Soluk benizli yeryüzünden, umut dolu gökyüzüne bir selam estirdiğinde rüzgar, sesi degdiğinde içimin figanina,

Dere yataklarının, çöl sıcaklarının ve serinletilmemiş yaz gecelerinin uzağından akan ritmin, ağaçların köklerinden çıkarttığı filizlerle dallanmasından biriken ağırlıklara sunmak bir iklimi: derin, acelesiz ve teslimiyetle...


Eğrilen ipler, karakalem çizikleri, yüzümün meryemleri mehtaplari usul usul degdiğinde yeryüzüne, puslu neşe pür dikkat damıtıldığında kalelerine insanlığın, 

Aşırı güzel bir ağaçtan bir nefes alır varlığın en biriciği: "ben"


Sayılmaz mı hiç kaç kere ısmarlanmıştır ilmekler, 

Örülen örgüsü ellerin maharetinde saç tellerinin şefkate bürünmesi,

Sayılmaz mı hiç soluk benizli yeryüzü kaç dolu umutla ses verdi figanina insanın..


"Ben" dedi varlık, "ben, koşusu yeni başlamış bir nefesin karakalemle çizilmiş resmi gibi dağınık ve sessizim"


Dur, duy, hisset, farket.


Sarıl.


Çünkü hayat, insanın benliğine tüm varlığıyla sarılır.


#yazilarim

#birrabiagovicicsesi

#icses

#yazmakenmuhimmeselem



Kabul

 "Derler ki şairler içlerindeki nehirlerden karsiya geçirdikleri kayiklara vurulur.

Ya da demediler farzet.

Bir elmayı ikiye bölüp, yok bildiğin iki yarım bu masalda yok.

Bir elmadan başlayan hikayesi hayatımın, sahiden bir elmadan mi bilmem? Bir şekilde başlayan hikayesi hayatımın. Yarısı yaslı ve kırgın. Tamamlanmamış diğer yarısı hikayemin. Hüzünlü bir müzikte sallanıp duran bir yaprak, misal rüzgar esse ve durulsa...

Şaşırtıcı olmaz mı? Olur."


Bu karmaşada başladı hayatı.. Tüm tek düzeliklerden bağımsız dans eden bir kadının, iç sesleriydi bunlar. Devam eden bir müziğin ortamda durmasıyla içinden geçti hıçkırık ve ağlamaya başladı kadın. Ona göre dünyanın en güzel yazısı olsa bile kendi kaleminden akan satırlar paramparcaydi...nehri, elmayı, ikiye bölünen kapı zilini ve varlığının içinde kendi bölünmüşlüğünü düşündü. Yeniden başlayabilmek için eksiği neydi? Görmek? Duymak? Hissetmek? Yok hiç biri değildi. "Kabul" evet kabuldü... Kökleri belirsiz izdiraplar çekmiş bir canlı gibi düşünmek istedi... Dağıldı içinde bir ömür, geriye saymaya başladı, doğduğu eve ve güne... Bu topraklarda çıplak ayak koştuğu günler... Ahh... Bu topraklarda gün batımı... Ve bu topraklara kabulü bıraktı, büyüsün serpilsin diye ....


Yazmaya devam etti:


"Şaşirdı durdu ortasında nehrin. Baktı esmer ellerine,derin bir iz var içimde.. çok serin"


#yazilarim

Bırak Dağınık Kalsın

 "Bırak dağınık kalsın"


Ağlasın bırak, aksın tıkanmışlıkların; özlemlerin ve anlamlandiramadıkların... Gözlediklerin ve beklediklerin ve kapılar ve mavisakal ve uyanış ve utanış; sarhoş bir çerçeveden bulanık bakış ve gerçeklerin rüyalardan ilhamla akışı; 

Kalbine kalbine atılan oklar ve sezgilerinin hazinesinden çıkarıp patlattığın emanetlerin; 

Aşk deyip aşk yanıp aşk bakıp aşk duyup, dokunup aşk,

Bırak dağınık kalsın, yürüdüğün yollar, tekrar ele geçirilsni geçmiş ve tekrar,

Usanmadan baktığın yollardan asilan hayallerin, bırak ele geçirilsin kuruttugun çiçekler ve kalbin ve kalbin ve kalp... Bırak dağınık kalsın, kalp döner durur.durur döner. Dönsün. Aşk. Yavaş ve bereketli... İlhamla yazdığın satırların aralarında tutsakligin ve bulutlar. Anlamadan, bilmeden ücrasin ı içinin, sevmeden olgunlaşmadan ve bezmeden içinden... Sarsıntıların ve bekleyişlerin ve yine soğuk buz gibi yatağında mışıl mışıl acı... Usul usul iliklerine akan acı... Acı, aşk ve sarhoşluk ve içmeden hiçbirini... Bırak dağınık kalsın, açılmamış telefonların ve uzak ne kadar uzaksa sarılmadan... Bırak dağınık kalsın maskelerin ve Öz'ün... 

Ve

İmrenilecek ne varsa al masadan köy heybene, toparlanmadan ve biriktirmeden ve beklemeden,

Müziğini duyarak ve hararetle dans, o ellerinin göğe sarıldığı ve bırak dağınık kalsın göğsün zihninde biriktirdigin utanclar ve usanclar...


Öyle yavaş ve vakti gelince, en çok vakti gelince bir kelebek kozasindan... Bir bebek yuvasından... Bir tohum toprağından... Çıkar ve bulur yerini her şey... Nasıl olsa, nasıl olursa, nasıl olunursa...


Bırak dağınık kalsın. 


Ben buradayım, yamacında... Sarılalım....


#canimkendim

#laloba

#mavisakal 

#vasalissa

#yazilarim

Bir Masal Kadın Güncesi 10

 Tüm mümkünleri denemekten bahsedemem. Olası yaralardan kaçamam ve inandığımı başkası istiyor diye değiştiremem. Birinin beni sonsuz kere sevebilmesini, sevmesini ve hatta çokca sevmesini bekleyemem ama ümit edebilirim. Sanıyorum her şeyi bir kenara bırakıp, bütün çıplaklığıyla hayata baktığımda gördüğüm manzara flu. Ondan sebep bana iyi geliyor olabilir. Net değil ama görünmezde değil. Sezgilerim gibi olabilir. Bir şey var biliyorum ama tam anlatamıyorum gibi bir şey.


Babasını izleyen bir kız çocuğunun hayatını gözlüyorum... Bu dirençler ve kaçışlar ve bekleyişler ve bu susuşlar hiç de öyle zannedildiği gibi değil. Babasına bakip hem çok tanıdık gelen ve hem de öyle uzak ve yabancı olan duyguya bakıyorum. Hı, yok, sarılmak gibi değil, arınmak ve yunmak gibi bir şey. Hem güzel hem temiz hem çok zor. Çünkü rol modelinde eril tablo hasarı çıkabilir. Ki cocukluğuna bakıyorum gayet üstesinden gelmekte... Ellerine bakıyorum, gayet temiz sevmekte bir çiçeği ve hayatı bir çiçek gibi nazenin ve mis kokulu... Güzel, temiz ve zor. Bekleyemem demiştim netlik için. He yok, sevmesi için birinin beni ya da kız çocuğunu ya da sezgisel büyük bir alanda flusu manzaranın.


Demem o ki, bir kalbin yarası onu acitanla bagdaştırılabilir ama kişi kalbini kendisi de yaralamış olabilir. Ben flu bir kareye sığınıp, kız çocuğunun babasından uzaktaki haline bakıyorum. Flu. Belirsiz bir gülümseyle geçiyorum düşünceye...


Şimdi bütün mümkünleri bir çırpıda denemek vardı. Flu, net, zor ve kolay... Ben durmayı seçtim.

Kız çocuğunda kalmayı.


#yazilarim #flu

Kudüs Notları 3

 Kudüs.. Bir sınav kağıdı. Her mü'min kulun önünde... diyor Cahit Zarifoğlu.

Ben, konuşmadan havasını soluduğum şehrin ruhunu dinlemekle hemhal olmuşumdur şimdi. 


Kalbim Kudüste kaldı. Ömrümde böyle ruhu olan daha iyi bir şehir görmemiş olabilirim. Tüm bilgilerin dışında, bildiklerimin dışında, beni sürekli ağlatan, beni sürekli kendi merkezime çeken, beni sürekli ümmet bilincine çeken, beni sürekli kalp sancısıyla yoklayan, beni sürekli "ben böyle bilmiyordum" şaşkınlığıyla ağırlayan başka bir şehir daha görmedim.

Her sokağında peygamberlerin buralarda yaşamış olduğunu bilerek yürümek ve Allah'a bir kez daha gönülden inanmanın hamd ve senasıyla, Allah'a bir kez daha güvenmenin şükrüyle yoğrulmak... Dilimin lal olup, ruhumun avaz avaz bağırdığı başka bir şehir daha olmadı hayatımda... İşgal altında, sınav kağıdından tüm dünya müslümanlarının sorumlu olduğu, İsrail askerlerinin cephane gibi gezip, Filistinli kadınların ellerindeki kinalardan sızan acıların durup durup kalbime işlendiği bir şehir daha görmedim. Filistinli cocuklarin eğlencesinin, sabah namazında cemaatten cikan müslümanlara sıcak içecek dağıtışlarının olduğunu görmek bu şehrin armağanı... Başka bir şehirde bu kadar cömert bir topluluk görmedim. Nasıl terörist ilan edilebildiklerini anlam sır erdiremeden, gülüşünde güller açan bu kardeşlerimizin dünyaya nasıl tanıstirilmaya çalıştığı algısının üzerini çizmek istedim. Bağıra bağıra ağlamak istedim Aksa'nin sokaklarında.. uyandır beni Rabbim demek istedim. Uyandır bizi... Uyandır bizi. Uyandır bizi... Demek istedim... Kalbim her sıkıştığında af diledim. 

Bu mübarek beldeye namaza gelmenin hazzını herkes bilsin istedim... Diledim... Dua ettim... 


Bu satırları yazarken kalbimin bir bölümünü orada bıraktığımı bilin istedim... 


Sorumluyum. 

Bilin ki Filistin işgale rağmen pamuk gibi bir şehir...

Orada cemaatte amin demek herkese nasip olsun inşaallah...

Evet Kudüs bir sınav kağıdı... Sorumlu olduklarimizi samimi içten bir yürekle tefekkür etmek nasip olsun inşaallah 🙏

Nasıl ki sonuçlar ahirette açıklanacak o zamana dek vakit var...

Haydi...


Ne diyor rahmetli Nuri Pakdil:

"Ki biraz kirazdır ki biraz silâhtır

çocukların

gözleri

parmakları"


#yazilarim

Kudüs Notları 2

 *Çaba. Günümün sözü.

"Kapılara bak. Biri mutlaka senin için açılır." diyorum kendime. Çabalamadan olmuyor mu mesela? Ve belki de ümit etmeden. Yürürken kendi adımlarıma, nefes alırken sadeliğine ve teslimiyetine, hareket eden bedenime ve duygularımın dansına baktığımda nasıl da çabasız olduğunu görüyorum. Kapının açılıp açılmaması benimle mi ilgili? Bağımsız mi?

Bugün bedensel ve ruhsal ve zihinsel yolculuklarıma bakıp şöyle diyorum: 

" Her ne oluyorsa gerekli ve geçerlidir"

Ve elbette Allah ne diyor: " İnsan için kendi yaptığından başka bir şey yoktur.(necm suresi 39.)"

Emeğin neyse ekmeğin o. O halde kapıyı ister zorla, ister izle. 


Nasıl istersen 😌 ama biliyorum ki sonuç kişiden bağımsız değil.


O zaman haydi.


#kırmızıkapı

#kudüssokakları

Kudüs Notları

 Kudüs'e birlikte gittiğimiz arkadaşlarıma " tek kelimeyle ne dersiniz burası için?" Dediğimde hayatımın o kadar sembol diliyle ilerlediğini farkettim ki, hangi duygu diye sormamışım? Sanki beni herkes anlayacakmış gibi cümleler heybemde  varmisim o topraklara. 


Ezberlerimin ötesinde bir şehre vardığımı o an anlamaliydim.belki de...


Önce bir afalladım, tanıdık bir koku, tanıdık bir bitki örtüsü, tanıdık secde, bilinmez ucu bucağı görünmez bir şehrin kapılarından girmiştim içeri... Girmiştim gençliğimin kapılarından içeri, kalbimde Kudüs marşları, kaybolan puşimin aynısını burada bulurum arzusu, yürüdükçe gördüğüm nezaket, letafet, yumuşak bir zemin ve toprak rengi her yan. Taştan evler... Pamuktan insanlarla donatılmış.


Maç yapan gençler bagrisiyor, sabah henüz aydınlığını göstermeye yeni başlamış... "Aaa top oynarlarken bagrışıyorlar, kimse savaşmiyor" şaşkınlığı üzerimde. 

Sanıyorum ben kuduste en çok " nasıl olur çok tehlikeli bir zaman aman dikkat et, aman kendini sağlama al" nasihatler öyle silahlanmisim. Ve aslında normal bir hayatın burada sadece biraz fazla düşman askeriyle içiçe sürdürüldüğünü gözlemledim. 


Üç din için kutsal topraklar, müslümanlara hediye.. yeryüzünün kalbi canım Kudüs. Ayetlerinden bir kısmını gösterelim diye kulu Muhammed'i... Diye devam ediyor İsra suresi... Allah hakkiyla işitendir... 


Bu topraklarda ayetleri yeniden hatırlamanın coşkusu sarsıyor insanı... Kalp yumuşak bir hizayla hızlanıyor ve heyecanlanmamak elde değilken yeniden bir merkezime dönüp kendime soruyorum:

"Peki ya sen ne dersin Kudüs için?:


"Dingin şehir, tek kelimeyle..."


Kaybolan puşimin ve gencligimdekj hislerinin aynısını asla bulamayacağımı bilerek ve bulduklarına sımsıkı sahip çıkarak geldim oralardan.


Dingin, sahiplenmiş ve farkındalikla...


#kudüsnotlarim

Bir Masal Kadın Güncesi 9

 Yerebatanda nem çok. Kıyafetler ıslak gibi oluyor. Ama atmosfer öyle güzel ki. Burayi görmek güzel. Aklıma şiiri getiriyor. Koşa koşa geldiğim şiir akşamlarını... Anılar biriktirmisim bu sarnıçlarda. Güzel anılar...

Bir Masal Kadın Güncesi 8

 *ellerin.

Ya da ellerin.

Dur daha yeni başladık, ısmarlamaya bir hayatı başkasına. Ulu orta hayallerimizi okumaya, kürsüsünde hayatın ve bilir kişi raporları ile "kinanmaya" veya "kinadiklarimiz başımıza gelmeden asla ölmeyecek olduğumuzu" bilmeye...

 Daha yeni başladık, dur şimdi!

Durdun mu?

Elleri izlerim ben, sen dinle, satır arası hikayelerimi...


Yerebatandayiz dün. Kalabalığın hepsi inci tanesi gibi dizilmiş, gişe sırasında beklemekte. Biz kolay giriyoruz içeri online biletimizle... Karanlığa giriş yapıldı. Hem de ne giriş. Renkler dans ediyor. Bir kararıyor ortalık bir kırmızı bir yeşil... Hayata benzettim aslında. Biraz nemli, şıp şıp su damlatan tavanlar. Biri şu sıçratsa kızarım, Yerebatan koskoca sarnıç.. kızmıyorum. Üstelik bile isteye gelmişim. Duvarları seyredecegim. İnsan duvar seyretmeye yerin altına girebiliyor demek ki... Üstelik tahta bir yolda ve üstelik geri dönüşü yok. İlerliyoruz sohbet muhabbet merak ve karanlık. 


Tam kameramla selfie çekeceğim. Karanlık çöküyor, yanımda sevgili dostum, " sen gülümse ben çekiyorum" diyorum. Sahiden gülüyoruz, birlikte gülümsemek karanlıkta bile içimi ısıtıyor. Mümkün yani. 


İlerlerken rotamda durup gölgelerin duvarda yansımalarına takılıyorum. Gölgeler ilerliyor ben duruyorum. Bir gölgede benimle birlikte duruyor. Benim kadar o da, az kilolu. Gülümsüyorum ona. "Ah Rabia!" Diyorum. Fotoğraf çekmek, video, dostluk ve ilerleyen akan kalabalık. Kırmızı ışık geliyor, kendimi baskıya hazırlanan bir fotoğraf negatifi gibi hissediyorum. Yeşil ışık veriyorlar, zamanda yolculuk ediyormuş gibi... Sütunların normal duvarlar olmadığını fark ediyorum. Suya şıp diye damlayan seslerin eşliğinde bir şarkı mırıldaniyorum. İnsanlar gülermiş, alay edermiş, beğenmezm8ş, şımarık bulurmuş, yargılarmış hiç önemsemiyorum. Öyle karanlık öyle ışıklı öyle sesli ama öyle de sessiz bir yerdeyim. Yolculuğum boyunca ben hep geç kalıyorum, çünkü nasıl daha iyi fotoğraf çekerim derdim.var. seviyorum. Fotoğraflamak hayatımın en önemli meselelerinden biri. Hatta çıkışta bir arkadaşım " sen niye bu işi yapmiyorsun?" sorusuna travmalarımı anlatarak cevap veriyorum. Bir şey daha aydınlaniyor içimde : " kırgınım"

Kendim için çektiğim her...

Bir Masal Kadın Güncesi 7

 *manawee'yi konuştuk dün akşam. Kadının ikili doğasını ve onu tanımaya meyletmiş, sezgilerinden vazgeçmemiş ve pes etmemiş olan manawee'yi...


İkiliği bilmek isteyen, kadının gizemli doğasını keşfetmek isteyen, yoldaki tuzaklardan kendi nefis terbiyesine sahip çıkan bir eril kişiliği konuştuk.


Kadında olan ikiliğin ne kadar kıymetli ve elverişli topraklar gibi, mayalanmış ve kabaran hamurlar gibi mis kokulu olduğunu konuşmadik ama hissettik. Bereketin, bekleyişin ta içimizde olmasını hissettik. Sezgilerin misafir değil ev sahibesi olduğunu hissettik. Korunaklı bir yanımızın olmasından özgürlüğü arzulayan bir yanımızın olmasına süzülen ışığı ve kendi yolculuklarınızdaki hareketi ve bereketi farkettik.


Hem neden olmasın ki, tüm kahramanlar bizsek ve bizden ve bize bir yol varsa bizden içeri, girip o kendi benliğimizin derinlerinde yüzebilmek... Cesur ve kararlılıkla, şaşkınlık ve bilgelikle ve heyecanla... Manaweeden gelenleri ve ona gidenleri alarak ve vererek, dengemizi özümsedik...


Demek geldi içimden...


Tabi ki önce ben diliyle, benden bana yorumlarımla anlatmak istedim Manawee'yi...


Usul usul bir cümle bıraktı içimde Manawee: " gel derinlerinde gezelim varlığımızın" ve sordum kendime yeniden: 

"Derin benliğinin arzuladığı şey nedir?" 

Tekrar ettim: "gel ruhsal engelleri ve dışsal durumları aşıp gezelim varlığımızda"


Ve der ki Jung: " dışarıda olan aynı zamanda içeridedir"


Not aldım kendime kendim için, kendimden...


Ah Manawe!


#kurtlarlakoşankadınlar 

#manawee

Bir Masal Kadın Güncesi 6

 Zırh dediğin, yaralarının üstüste binip kalınlaşmış kabuklarından başka nedir ki? Diyor eserin sahibi @ozanuenal


Bense yıllar önce kabuk adlı bir şiir yazdığımı anımsıyorum.

"kabuğunu tanımadan yaşamak desem

kükrüyor içimde sessizlik

kaç bedenin sahip olduğu bu hisle

yerle bir oluyor gönlüm,

yerimi yadırgamadan yaşamak desem?"


Bazen.


Durup bedenimin sinyallerine kulak verdiğimdeki bazenlerde, uluyan midemi dinliyorum. Geçmişi barındırdığına eminim ama ispat edemem. Kolum kanadım kırılıyor bazen. Sonra karşıma çalıştığım mevzular geliyor. Çalıştığım kendimle barıştığım mevzular... Bazen ofkeleniyorum. Çıkıp yürümek iyi geliyor. Bazen çok mutlu olabiliyorum. Fakat bazen de acımasızca mutsuz. İliklerime kadar "bu dünyada çok haksızlık var" diyorum. Sonra güneş açıyor, karanlık dağılıyor, umut vallahi yeşeriyor ve yeşeriyorum. 


Bu dünya bütünüyle ona nasıl davranirsam öyle görünüyor gözüme.ve kendime nasıl davranirsam öyle.kalbime sorsanız daima söyleyecek sözü var. Olsun da. Şükür. 


Kabuk. Giyilmiş kıyafetlerin bazen arınması ve bazen taşıdığımız yüklerin birakilmasi iyidir. İzlerken bı ferahlık geliyor. Sanatla hem hal olmayı seviyorum ama hayat bazen sergisi hiç olmamış sanat eserinin hüznü gibi çöküyor üzerime. Yazmalıyım diyorum, çünkü ancak o zaman ferahlıyorum.


Keşke yalnız bunun için sevseydim seni diyordu cemal süreya. Ben birden ışığın gözlerimi aldığını ve keşke yalnız bunun için sevseydim seni diyorum. Çünkü sanat eserinin sergilenmesi kadar haklı bir güvenle seviyorum seni canım kendim. Kendimin yalnızlığıni da takdir ederim. Uykusuzluğunu da... Gözyaşlarını da.


Şimdi ne oldu bana? Diyen hallerini de takdir ederim.degmeyin feryadıma...


#yazilarim

Kabuk Şiirime ithafen

 O tarihlerde terapiye başlamışım. Meleke nasıl olmuş şiirim diyorum. Bakıyor güzel gözleriyle.. daha çok yolumuz olduğunun farkında değilim. Yaraların sihirli değnekle düzeltilebilirliğini sorguluyorum. Yirmili yaşlar geçmiş, otuz küsur katlı binanın zemini hasarlı. Ama bu şiire engel değil. Ama bu yasamaya engel değil. Sadece yaşam kalitemi düşürüyor. Bir şey yapmalıyım hissiyle ruh kasımı geliştirmeye başlıyorum. Güçlenmek için önce dibe inmek, sonra hızla çıkmak gerekiyor gibi hissediyorum. Dipteyim. Şiir bunu besliyor. Beslendikçe güç topluyorum. Toplanıp bir adet Rabia doğuyor. Bir kardelen masali dogruyor yıllar sonra...


Bugün bir kardelen masalını ufaktan yazdım, Spotifyda seslendirdim. Sabah sayfalari yazma eylemime bayram ettiriyor. Dinleyicilerim de var çok şükür. Dostlarım... Kabuğumun tamircileri.. eslikcileri... Şükür.


He bir de melekle seanslarimın son bölümlerinden birinde şunu öğrendim: cesaretle kabul etmek. En büyük gücüm bu.. olanı olduğu gibi... Biliyorsunuz işte; kabul kabul kabul...

Gerisi günlük güneşlik bahar bahçe..

Bir Masal Kadın Güncesi 5

 Masalla gelen enteresan rüyalar. Masalla akan gülüş, farkediş, hayret, tutum, öfke, şaşırtıcılık, şahitlik, usul usul oluş, kalbin ritmi, eril dişil dengesi, yerin yedi kat altı yerin yedi kat üstü, "aydınlık dünyaya beni çıkart Şahmeran ", YAS ve YAŞAM değişmez gerçek, atlamaktan korktuğum eşikler ve beşikler dıngır mıngır sallanır iken, uzun bir masalı dinleyip oturmak dengede, dengesizce ve şuursuzca... Masalla gelen yılanlar, yerin altına inen bal kuyusu, belirgin bir imgesi olmayan karanlık ve akrep ve yolculuk için tırnakları ile kazımak yorgunluğu... Evet evet yorgunluk. Saflık ve güzellik ve her yıl bir kere aşk havuzuna denk gelen huriler. Kabuk, kabuk ve kabuk...


Devami demleniyor masalın, içimde... Karmaşık karmaşa içinde içim...

Nasıldi, "tek renk kuzum", sürüden ayrı bağımsız ve sürüden ayrilani kurtlar yer mi? Kurt kim? Ben mi? Kendime geçer mi bir ısırık? Eril dişili tutar mı? Yerin altı üstünden daha mı karanlık? Sahi mi? Beslenen kim, hortlayan neşe mi? Olduğumdan olacagimdan ve aşktan bir masa kurulup "animaya" teslim edilir mi? Matruşka bebek içiçe, içten içe sönen ateş, kavrulan rahmet, yok yanan guzellik, soğuyan cihanşahin gömleği, Yusuf mu yoksa, hayır fok derisini saklamayan Cihanşah üzgün mü? Ve kim baldirindan bir parça et koparır, zümrüdü anka için?


Aşk nedir sahi? Gözlerine bakıp bir fotoğraftan, su ve tuz... Yok değil, ateş ve su... Yok... Nedir? Hatırla!


Devamı yeniden demleniyor, içimde...


Gökten üç elma düşse... Biri rüyalarımıza, biri sana, biri gümgüm gümgüm atan kalplerin herbirine olur mu? 

Kim bilir?


#sahmeranmasalı

#iskeletkadınmasalı

#sanatcininyolu 

#yazilarim

Bir Masal Kadın Güncesi 4

 Tamamlanma hissi.


Göğe yaslanan ağaç ya da ben

Göğün içindeki boşluk ya da bulut

Hiçbiri seninle ilgili değil ya da sen uzak nehirlerin getirdiği evren.


Bir deniz hayranlığını soyundurup girilen 

Bir kumsal biriktirmişsin gibi yaza

Şahidim.

Bir Masal Kadın Güncesi 3

 İfade edersem canım yanabilir diye belki,

Durursam farkederim diye ve beklersem hayal kırıklığına uğrarım diye.

Bakarsam başka şeyleri görür ve üzülürüm diye,

Dokunursam hisseder ve alınırım diye,

Kısıtlamazsam bolca harcarım ve bereketini kaçırırım diye,

Susmazsam çığlığım rahatsız eder ve beni cadı sanırlar diye,

Dağıtırsam toparlayamam diye,

Kalkıp dans edersem gülerler diye,

Çizersem beğenmezler diye,

Bırakırsam değerli bulmaz ve asla sevmezler diye....

Mükemmel olmazsa hiç başlayamam diye

Ertelediklerimi,

Biraz daha düşünüp ve sanatımı icra etmemin önünde büyük bir engel teşkil ettiğini görüp


Kalkıp ifade etmeyi seçiyorum,

Koşarak ilerlemeyi seçiyorum,

Hayal kırıklığına uğrayabilme ihtimalimi ve hayal kırıklığına uğratabilme ihtimalimi kabul ediyorum,

Bakmayı ve görmeyi seçiyorum,

Dokunmayı ve sevişmeyi seçiyorum,

Dans eden bedenimi farketmeyi,

Utanmadan yürümeyi ve büyümeyi,

Varlığımın doğasında olan bereketi doğurtmayı ve büyütmeyi seçiyorum,

Çizebilmenin önündeki engelimin kendi içsel sabotajcilarımin olduğunu kabul ediyorum,

İçsel çocuğumla suluboyayla harika enfes resimler yapabilme ihtimalini seçiyorum,

Bırakmayı, durmayı, kabulü ve çabasızca çoğalmayı seçiyorum,

Aşkın kendimde olduğunu kabul ediyorum,

Asksizliktan taş kesilmiş ruhlara ilham olmayı seçiyorum.

Tüm iyiden ve kötüden arınarak ve tüm iyide ve kötüde olduğumun bilinciyle,

Yırtınmadan, yorulmadan, karanlığa düşmeden ve karanlıktaysam da yürüyebilirliğimi sezerek

Sezgilerimle vahşi doğamın emanetlerini bir kutsal kapta imgeleyerek,


İçsel çocuğumla kadınlığımı sürgün ettiğim gölgelerime sesleniyorum:


Cadı olma ihtimalim de dünyama dahil... Ve kimbilir belki o cadıdır beni bunca besleyip büyüten...


Ve 


Ben dünyayım

Dünya benim

İçimde dünya

Dünyada içim 


Hosgeldim ve sen, ey eşik eşlikcim, hoşgeldin🎶☀️🌸🫒


#ekim2022 

#sanatçınınyolu

#sanatım

#yazmak

#bendunyayim

Bir Masal Kadın Güncesi 2

 Kusursuz bir itinayla sarıldı insana gökyüzü

Koşu bitimindeki nefesini hissetti insan, soluk benizli halini

Baktı geçmişe, az sonra ölecek olan geleceğe

Ve sürdü sürgüsünü yaşam kapısının

Donattı ruhun ırmağından akanlarla sofrasını

İnsan, sefasını sürdüğü sofralarının

Gökyüzü, o sırada, tüm hallerini teslim etti umuda...


✨Zor günün ardından bana sarılmanın keyfini yaşatanlarıma ithafen... 💜🤍


#yazilarim

Bir Masal Kadın Güncesi 1

 Planlı bekleyiş ve uzun yollardan gelerek biriktirdiğim sabırla,

Kalbime sorsam daima söyleyecek bir şeyi varken, bedenimin yorgunluğu ve hız,

Hizalanmali hayatımda siyah ve beyaz ve gölge ve yarış

Deminki söylenmemiş şarkının içinden geçip hizasında durduğum umutla,

Varış noktasında planli bekleyişin sabıra mihenklendiği bakış,

Belki bir kaçış belki anlamak istediğim bir serüven

Ve şunu bildim: " yalnızlık hiç de yalnızlık değil"

Şiire ve aşka kadeh kaldiranlar olur,

Ben yalnızlık ve üretkenliğe alkışa duruyorum.


✨ Kadıköy sokaklarında, kabak kemane dersi sonrası yağmurdan yansıyanlar in kadrajima dokundurduklari...ve bir haiku:


Gölge, hız, hıza

Kaos, bereket, nizam

Ne ayrı ne bir


Yüreğimde kocaman yeri olan bu koca şehir


🎶🍀🫒💜🌸

Nar Ağacı Güzellemesi

İçimdeki acıyı tanıyorum. Uzun yıllardır içime çöreklenmiş olan o büyük acıyı. Kirpiklerimin enstrümanımın telleri gibi titreştiği o büyü...