19 Aralık 2022 Pazartesi

BAZI ANLAR

 Bazı anların çok hoş hikayeleri var. 

Bazı günlerin çok hoş sesleri... Kahkahaları var ve sevinçleri. Bazen kederleri var bazı anların. Gelip geçmek gerekmez, gelip geçer içinden bazı anlar. Zıtlıklar ve eşikler var. Belirsizlikler ve kararlar... Çokluklar ve azliklar. Hepsinde "ben" var. 


Kalbin ritmini değiştiren anlar var. O anlatılmaz yaşanır. Ve usul bir rüzgarda cimenlere değen ayakların ve koltuğunda okuduğun kitapların sırları var. Denizin kokusu var ve gülüşün sıcaklığı. Utancin varlığı ve sıradan bir günde gelen kek kokuları. Üç katlı evlerin çalışma odaları ve yazarlık. Sevisgen bir çift gözün gökyüzüne damlayan sırları. Azgın asmaların ellerinde tutulan şaraplar. 

Hem ne diyordu şair:


Kara somun, adamın kalbinde bir düştü

bir kadın kara somundan adamın kalbine düştü

kadın bir somunun karasında bir düştü.


Kara bir somun, iştahlı ve yalnız


Zaman, parçalanan adımlarda ritim

Köşe bucak kaçılan çarpıntı

Bir dansın sınır tanımaz hafifliği

ve sınırı ihlal eden buğu

bir yürüyüşün yeniden başlaması

doğası gereği, nefesin alınışı.


....


Şair tutkulu ve kırmızı ❤️

12 Aralık 2022 Pazartesi

ARALIK KAPISI

Yılın son günlerinde alınan bir  kartpostal ve gezilen yollar, kokular ve dokular.

 Uzanıp halıya, salonun tam orta yerinde elimde bir kitap " kayıp zamanın izinde" romanında kendi uyku halimi gördüğüm satırlara gömülmem... Elime geçen tüm hünerleri kullanarak, sakinlikle ve sakinlikle ve sakinlikle bakmak sahneye...


Kahramanlığını benim rollendiğim kocaman bir sahnede hareketli ve bereketli masallara soyunmak. Duru ve sütten ak, beyaz bir tende durmak, öyle çıplak masada durduğu gibi durmaması zamanın, akması,  izini sürmek kentlerin ve gölgelerin. Boyanır gibi bir şehir başka başka mavilere ve yerde öyle bir bütünün haz  zirvesi. Bulanmakta yer, gök mavisine.


Ne demek tüm bunlar?


Sahi ne demek ve nasıl demek ve niçin demek, 

Satır başı sohbetlerinden geçmek derine ve derinden bir bereketle tırmanmak öze. 


Öyle bir bahar düşlerken, dudak kıvrımlarından çocuklar doğurmak gibi yaşamak. Anlamak bir mevsimin kaç kere ve nasıl ve niçin kirlenebildiğini... Yükseltmek rüzgarın hızını ve hızlanmak şehir hayatından şehir hayatına geçişlerde. Bir tuvalden binbir hüzünle seçer gibi renkleri... Baharın ayırdına varmak ve zafer...


Dudak kıvrımlarından doğan çocukların isimlerinin ezberlenebildiği anlar, bir nehrin kırılmış bir hattan akması diger mevsimlere. Ve gitmek, gitmek, gitmek... Duyulan hazzın zaferlerine....


O yağmur damlalari üzerime yakışıyorken, ellerinin tutup silkelediği bir çırpıda.. hayat mi? 


Akıp giden,

Hayat mı, ben miyim, rüzgar mı?


Tuvalden kağıda yüzüm yansımış,

Yarımyamalak bir bakış ve  yılın son günleri. Biten bir şeyin ardından söylenen şiir...dudak kıvrımlarından doğan güneş. Yıl biter, aralanir yeni bir dönem. Bir o kıvrımların bitip ovaların başladığı arazilerinde ömrümün, sonsuz gülüşüne bir buse. Yeni yıla bir buse.ve heyecan ve tutku ve yeninin türküsü. Ve doğum...


Dönen kalp

İzlenen yollar

Uçan balık, nardan tavan, mor saçlarım.


Ne demek tüm bunlar? Ben neredeyim? yol nereye gidiyor?


Kalbime sorsam, daima söyleyecekleri var...


#yazilarim

#şiirsemek

6 Aralık 2022 Salı

Boşluk

•boşluk. kimsenin yerini kimsenin dolduramayacağını bilmenin çarpıcı etkisi. Siz hiç ellerinizi iki yana açıp bedeninizi sağa sola öne arkaya dans ettirdiğinizi hatırlıyor musunuz? •arayış. Bedeninizin ruhunuzdan ayrı hareket ettiği oluyor mu mesela? Kimsenin olmadığını düşündüğünüz; hatta kendinizin bile varlığından şüphe ettiğiniz zamanlar? Çok sıkıldığınız mesela; hep bi sevme çabası yahut “beni niye sevmiyor?” diye için için hayıflandığınız? Oluyor mu doğru söyleyin? -doğru mu? Kime göre neye göre? -neden hep onay bekliyorum? Eh işte benimki de laf. •üşüşen düşünceleri nerelerde saklıyorsunuz mesela? Bazıları saklamaz, niye saklasın ki, hayat tarzı ortaya konuşmak. O da onu tanımlıyor. Kabul etmeli. Çok ötekileştirmeden bakıyorum olaya. İçim cız ediyor, çok anlaşılabildiğimi de düşünmüyorum. Gündemden uzak şeyler benimkisi. Hay allah neye hizmet benimkisi. Sahi sizi ne kadar ilgilendiriyor düşüncelerim ki? -e o zaman? •boşluk. dedim ya; boşluk. Çocukluğum, gençliğim, orta yaşlılığım, inanamıyorum zamanın bu kadar hızlı geçerken duygularımın bu kadar kalıcı olabildiğine... Değiştirmediğim sürece can yakıcı bir sürü anı. Değiştirilebiliyor mu? Dönüştürmek de diyebilirim. Ve en sevdiğim şey, kabul ediyor olmak. Unuttuklarımı hatırlatıyorum kendime. Barıştıklarımı hatırlatıyorum. “Bir tane daha dünya/ben yok” deyip teselli buluyorum. Gözyaşımın yanağımı öpüşünü izliyorum, gözlerim yanıyor kıpkırmızı. Hüzünlüyüm. Kalbim hayal kırıklığını çok iyi tanıyor. Sonra zihnimdeki sokağın köşesinden o geliyor. Yürüyor, ben bekliyorum. Korkularımı, kaygılarımı, umutlarımı, hayallerimi; her şeyi alıp gelmişim. Kapıdayım. İçeriye giriyorum o gün bugündür. Ne zaman kendime haksızlık etsem, boşluktaki kollarımı arayışta buluyorum. Dansta. Erginlenmemiş yanlarımı izliyorum. Şefkatin beni kucakladığı bereketli ruhumun vahşi doğasını. Boşluk beni olgunlaştırıyor. Boşluk beni tanımlıyor. Benim neye ait olduğumu farkettiriyor. Öğrendiklerimi yeniden gözden geçirmem için kendini hatırlatıyor. 

Hem boşluk illa dolması gereken bir şey mi? Burayı da bir bakınmak gerekti. •boşluk: kalk bi gezin bari. ...


Boşluk I

 •Kırmızı ve boşluk, ikisi bir olunca, uzayıp giden bir serüven gibi. Silinmiş geçmişin silinmeyen taraflarını arar gibi. Yazmak eylemine geçtiğimde henüz bahardı. Ve yağmurun toprağa kavuşmasını bildiğimi sanırdım. Gözleri vardı gözleri. Ve baharı anlattığımda şaşkın bir çocuk gibi bakardı. Bakmıştı. Baktı yani. Zihnimde uydurulmuş serüvenimden bir damla kan yere eğildi. Baktım: boşluk. 

Hepsi oradaydı. #yazılarım #rabiagormusblogspot #rabiagrmsphotography


 ❤️

Nar Ağacı Güzellemesi

İçimdeki acıyı tanıyorum. Uzun yıllardır içime çöreklenmiş olan o büyük acıyı. Kirpiklerimin enstrümanımın telleri gibi titreştiği o büyü...