28 Mayıs 2012 Pazartesi

Zamanın Tortusu / Rabia Görmüş

Genzimi yakan zamanın tortusuyla bir, kaynayan içimde fokur fokur nedir ki?
bir zaman sonra insan belleğinde kalsın istemiyor, geçmiş
gitmiş işte. Herkes bir iz arıyor kelimelerin hücrelerinde bile.
Sormasanız, hani nasıl oldu, bilmeseniz nerden gelmiş
Didik didik yağmur suyu gibisiniz, düşüncelerimizi izlemeyi adet edinmiş.
şimdi ikinci mısrasını çizip getirsem önünüze hayatımın,
bildiğiniz bütün hayat kurallarını görüntüleyeceksiniz. Dıt dıt dıt sesim geliyor.
Sormasanız, şaşırsam ben de, bir sakin olsanız, bu sefer suskunluğun ustası
“öfkemin hançerine su versen” derdi hocam, bilmeseniz kim olduğunu mesela.
merak insanı ta okyanuslara götürür, batırır da çıkarır su üstüne
merak insanı boğazda boğar da, hala sebebini başka şeylerde bellersiniz.
Kimliğinizi bilmesem, sadece zihnimin hatır taşları var, kalelerimin hepsini istila muhaciri
kalelerimin hepsinde adınızı görmesem de olur, diliniz zehir zemberek, sustukça içim
ellerinizi kimse okşayamasın inşallah, bu kadar zenginliğin içinde bu kadar  ferahın
nankör olma bedelliğini ödeyesiniz derim. Beddua denirse de adına
şu şehrin içinde nimetleri görmeme hızınızı öylesine nefretle sıvazlıyorum ki
durdurabilene aşk olsun…


 

Nar Ağacı Güzellemesi

İçimdeki acıyı tanıyorum. Uzun yıllardır içime çöreklenmiş olan o büyük acıyı. Kirpiklerimin enstrümanımın telleri gibi titreştiği o büyü...