"Kalbinde çözülmeden kalan her şey
için sabırlı ol. Soruların kendisini sevmeye çalış; kilitli odalar veya yabancı
lisanlarda yazılmış kitaplar gibi. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana
verilemez; çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu, her şeyi o an yaşama
meselesidir. Şu anda soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ileride, farkına bile
varmadan, günün birinde kendini cevabı yaşarken bulacaksın."
– Rainer
Maria Rilke / Duino Ağıtları
Günümü güzelleştiren sabah aydınlığı bir gülümseyiş, güneşin
bana gülümseyişi. İleride ne olacağını, geçmişten ne getirdiğimi düşünmeden
ilerlemek. Umut dolu olmanın sırrı iyi bir “öz şefkat”. Bir çok kere düşüp
yeniden kalkmak ve yeniyi deneyimlemenin o hazzı paha biçilemez. Dünde
kalanlardan, gelecekte olacaklardan uzak bir yerde olmak “şu anda” olmaktır.
Benim sırrına vakıf olmadığım bir sürü yaşam varken alacaklı olduğumu iddia
ettiğim çok zamanlarım oldu. Şimdiye baktığımdaysa amacımın varoluşuma katkısı
olanları harmanlamak olduğunu gözlemliyorum. Kendimi özgürce ifade edebilmenin
kaçınılmaz ferahlığı ile adımlarımı atıyorum. Korktuklarımın aslında kontrol
edemediklerimden kaynaklandığını görüp “haydi” komutuyla dansa kalkıyorum. Dans
bitince nefesime ve kalbimin ritmine ve
sakinliğin gelişine kadar ki sürede sıcaklığıma bakıyorum. Unutmadan ve nazikçe
karşılıyorum geleni ve gideni. Bana gelen benim istediğimdir, benden giden yine
benim istedğim. Yani gitmesini dilediğim…
Her şeyin bir vaktinin olduğuna şahitlik
ettiğim günlerdeyim. Çok beklediğim, çok acı içinde kıvrandığım ve umudu tıpkı
yıldız kaplı gökyüzünden kayan bir yıldızı gözler gibi gözlediğim zamanlarda
bir kız çocuğunun içimde debelendiğini gördüm. Bir el, beklediği bir eldi
sadece, “yaparsın” diyebilecek bir el. Destek ihtiyacımın kapısında kaç yıl
beklediğimi bilmiyorum. Kapının açılışı ise kendime gösterdiğim “öz şefkat”
ile. Hiç ummadığım bir zamanda, içimde bulduğum o elin desteği, kendi varlığım.
“Meğer bende miymiş aradığım?” ve “Meğer ben miymişim o elin sahici gücü” ve “
Meğer güneş bana her sabah mı böyle gülümsüyormuş?” …
Kapının anahtarı farketmenle açılıyor. Bildim. Gördüm ki, sakinlik hep olmak
istediği yerde şimdi. Ve telaşı da kucaklıyorum olabildiğince. Yeterince ve
yerinde. Umutla dolu kalbim, bazen inişte olabilir, hepsi hayata dahil.
Hepsinde bir parçam mevcut ve bu mevcut olma halimle kucaklıyorum, kendimi ve
enerjisiyle beni akışa davet eden her şeyi, herkesi.
Ah, içimde bir şiir, benim bize:
uzak diyarda, dağ yamaçlarında bir yerlerde
dallarından hüzünler sarkan bir ağacın gövesinde
bir el, köklenmiş beklemekte
elin sahibi evin sahibi. O ev içimizde dumanını tüttürmekte.
Rabia Görmüş 04.01.2022