19 Kasım 2012 Pazartesi

öz gür lük

büyük büyük şehirler gezen adamların peşine taktılan hayallerimizin tüm kırıklığına rağmen, boş gezenin boş kalfası olmaktansa, o sıralarda oturup bu sıralarda kalbimize hançer saplanıyormuş hissini bırakaraktan, gülümsemelerden geçmekte varmıştır. öyle ki kanı çekiliyormuşcasına bembeyaz olmuş bir kadının sızlayan kalbinden sorumlu olan o şehirler midir? yoksa hapis ediyormuşcasına elleri demirlerde bekleyen zirve yorguncuları mıdır? yoksa daha bilmem kaç bahar geçecektir. beklemeklerde olan ruhumuzun tek arzusu:

"hakkıdır hakka tapan ruhumuzundur istiklâl"

6 Kasım 2012 Salı

Lengerendâz / Rabia Görmüş


Dağ gibi, yıkılmadan, öylece tayfadan bir eksilmişliği varmış gibi
dün geceden, evvelsinden, daha geçmişliğinden koşmuşcasına
Kan ter, lalüebkem, korkmuş, ürkünç bir ceylandırsın geceden
...
o şehr-i dilber, saçlarında koca surların birikintisi, ellerden ırak gül esintisi
bâd-i sabâ, su sesinden eser, gözlerinde çağlayan neyin nesi
bir koy bulup sığınsa insan, hüzn-ü dilber, kalbinden acı sağar eller.

Şiire küslük, kalemin kırılmışlığı, gündüzün geceden alınganlığı
olsa olsa bir kehribar tesbih, zikr-i aynımızdır asr-ı saadet
Bir ayın dolmuşluğundan ibaret, sonra hilal, sonra gençlik
ömr-i güzeşte bitaptır, susamıştır tez vakte
dileğidir aşk-ı ekber, dileğidir aşk-ı veled

 

Nar Ağacı Güzellemesi

İçimdeki acıyı tanıyorum. Uzun yıllardır içime çöreklenmiş olan o büyük acıyı. Kirpiklerimin enstrümanımın telleri gibi titreştiği o büyü...