Hazzın hapsi.
Yanan gözlerime nefesinin buharından üfle.
Sonra yoğrulmamış bir öfkenin katıksız halinden beri dur. Beni durdur senin hazzının ötesinde.
Kimseye söyleyemediğim bir sır olsan misal;
sürekli perde arkasında durup manawee diye sayıkladığım...
Offf! Gülüşünü çizerim ben. Nefesinle beraber göğsüme gelen gülüşünü.
Ben. Bir ilkbaharın bedenime nasıl gün aydınlandığını.
Nefesime akan sözcükleri çizerim ben; doruğa akan ırmakların seslenişini.
Koşan atların. Dalan yunusların.
Ruhuma işleyen bakışını içerim ben;
Bağıra bağıra sahasına girilen günün aydınlığını.
Koşarak maviye bürünen bir kuşun kanadını takarak, şarkısını söylerim gelişinin.
Gelişinin içkisiyle kutsarım ayı, güneşi ve dünyayı. Kalbinin ritmi gibi bir şelaleden bakarım evrene. Sonra kendimle doldurduğum bir şampanya olur ellerindeki.