12 Eylül 2020 Cumartesi

ÇEYİZ YASI


Gözkapaklarıma değen ağırlığın bedenime uzaması
fincanımda çıkılan yokuşa bakakalmışlığımla
birleşince;
ağır yükümlülükler barındıran ruhumun ilk evi
sağduyum diyerek,
gözlerimden bir gencin tarifini istiyorum
o bana rüyalarımın yorumunu yapıyor
ben avuçlarımla o kadının yanaklarına uzanıp
“işte geldim” diyorum,
“dünden kalan yanlarımı bırakıp, yamacıma geldim”
sahteliğine inanmıyorum kadının,
genç adamı arıyor gözlerim, zihnimden ürettiğim
“bunu burda konuşmayalım” dediğim o günden beri
bunu burda konuşmadığımız zamanlara özenerek
izliyorum, gözlüyorum, gözlerim gözkapaklarım
ah o yarış, sokaktan geçip kulağıma ruhuma tını olan
modern şehrin dinamikleri, sarhoş şehrin hazin dinamiği
yokluyorum, yok oluyor gibi şehrin mıknatısı
ben şekil aldıkça ve saçlarım ahenkle dans
ben tarandıkça ve saçlarım şekil alan hız
ne dediğime dönüp bakıyorum,
ne demediğime de bakıyorum
aslında bakarak bir eyleme dönüşüyorum
baktıkça okumak bir eylem midir bilemiyorum?

şahidim şehir beni okuyor,
ben evrenin bulutlardan geçilebilirliğini izliyorum
şahidim sanat içimde bir yas
yas içimde bir sanat gibi

gibi.
sararmış bir çeyizin boğazımda düğümü
bir yas. İlle de bir yas.
annemin yası. Babamın yası. Yasın gözyaşıyla bağı.

çeyizim bir yas. Ben kahvemdeki kabartıya bakınıyorum:
okunmuyor. Yol yok. Tabak temiz.

Şimdi içimdeki özlemi alıp fincanımın kenarına yerleştiriyorum;
önümde bir kırışık ten, içim bahar bahçe.

Kim görse sevinirdim, içimi?
-o

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GELEN MESAJ

Uzunca zamandır işlediği nakışı sehpanın üzerine bıraktı ve telefonuna gelen mesaja baktı. Yüzü ekşi bir tat almışçasına büzüştü ve kendin...