5 Ocak 2011 Çarşamba

Gök Sancısı / Rabia Görmüş

şehir ikiye bölünüyor, gök ikiye, kol kola girmiş çocuklar ikiye
müzikler susmuş oluyor çoktan, mart bir başka baktırıyor ömrümüze
uzuyor gece; kalan hesaplaşmaları yapan ellerimden kan sızıyor
bir başka şekle dönüşüyor her şey, şehre küskün çocuklar giriyor

yollar uzuyor, kolları uzuyor ahtapotların, ağustos böcekleri şımarıyor
gidenlerin yerine büyük boşluklar getiriliyor, gülümsemek mütemadiyen
imzası tabiatın, gürlemesi göğün, hepsi bir yağmurun incinmesinden
köprülerden, kayalıklardan, uçsuz bucaksız denizden geliyorsun
bir kertenkele gibi sızıyorum içeriye, kör oluyorum, bilmek ağır geliyor
kapılar gıcırdıyor, yüzün asık akşamüzerleri, bileti kesiliyor filmimizin
umut kokuyor dokundukların, mırıldanışın esiyor, bir de dudaklarındaki sözler
tütünler biriktiriyorum, kurşunlar biriktirir gibi, her içtiğimde ödüm kopuyor
hayal gibi, bir tünelden gelip, durduğun eşiklerden bakıyorsun
tek gözlü ejderha oluyorum, dilime sürüyorum od’unu aşkın
önüme geçiyor zaman, ölüme gidiyorum, bir yanım yanına katışmış.

denedim, uzak diyarların çağrılarına kapılıp gitmeyi, ateş böcekleri susmadı
ikiye böldüm kendimi, seni prova ettim bir yarımla, başımı öne eğdim
büyük adamları seyrettim, gözümde büyüttüklerimi sonra, sonra hızla kaçışarak
ıslandım, yağmur incindikçe, incittikçe ruhumu, izledim ışıltılarını kaldırımların
hepsi gülümsedi, camlardan, perdelerin arkalarından, merdivenlerden
yılan başlı kadınlar eşiklerden, satırlardan, kara listelerden
seyrettim kalbime koyduğun aynalardan kendimi
küçüldüm, parçalandım, toplayamamaktan korktum özümü

bir rüya sonra, nokta, son nokta, sonsuz nokta, derin anlam
kıyama durdum, büküldü kalbim, ellerimi yumdum ellerin
bekleyiş, sivri kayalar, gittiğinde ikiye bölünen şehir, mezarlıklar
tam burada bekledim, tümsekten gözetledim gelişini
seni denize göndermenin sonsuz korkunçluğuyla
parçalarımı topladım, özümü gülümsettim, güneşini ekledim göğsüme

bir rüya sonra, geldin, küçük bir evin sonsuzluk bahçesinde
uyandım, bir nokta, son nokta, sonsuz nokta, derin yara
kanayarak, bir veda havasıyla susamışlığa bezenerek
uğurladım hüznü, ağır aksak bir lehçeyle sevdim sonsuzluğumuzu
toparlayıp bölük pörçüklüğümüzü Allah’a ısmarladım









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GELEN MESAJ

Uzunca zamandır işlediği nakışı sehpanın üzerine bıraktı ve telefonuna gelen mesaja baktı. Yüzü ekşi bir tat almışçasına büzüştü ve kendin...