Kafamda deli sorular…
Her şey bir pamuk ipliğine
bağlı ve sanki az sonra her şey bitmiş olacak. Aynı zamanda, az sonra her şey
yeniden başlayacak. Yaşamak, nefes almanın cazibesiyle kavrulmuş bir tutam
zevktir. Hiç gitmeyecekmiş gibi ve sonra hep gidecekmiş gibi. Ellerimden sızan
kum taneleri, gözlerimin gördüğü sonsuz bahçe, kalbimle hissettiğim diğer
yarım, ayaklarımın yürüdüğü sahiller, kokusunu aldığım nergisler, rüzgarın
rengi, ağaçların çiçeğe duruşu, süt ve sütün tadı, beyaz sandığım boşluk,
verilen ve verilmeyen tüm duygular, annemin
olmayışı; annem bir boşluk ve ben boşluğun yavrusu; insanı içine çeken dünya.
İnsanı dışına çıkartamayan korku. Gece susuzluğuna uyanan dudak, işitmekten sağır
olunan, tedirgin eden ölümün varlığı. Burası. Kalbime sorsanız, hep söyleyecek
bir sözü vardır. Sahi, bir çınar nasıl devrilir? -Teslimiyet.-
Kafamda deli sorular… Bir dünya nasıl dört duvarla örülür?
Koşar adım dinliyorum, sabah telefonuma gelen mesajı… Bir
ölümün perde arkasında olanları bilmeden ve bu beni nereye götürüyor. Duygum,
duygum, duygum… Kayboldum. En yakınımdaki sevdiğime gittim. Kolları, elleri,
varlığı… En sevdiklerimi kaybettiğimi düşündüğüm bir dünyaya doğmuşum ben.
Benim bunca yıllık yaşantımda her bir sevdiğimi kaybettiğimde yaşadığım hissim
şuymuş: ben her ölümle yeniden toprağa verirmişim, annemi... Yas.
Kafamda deli sorular… Yas tutmak kalbin kas kaybına neden
olur mu?
Sakince dinliyorum kalbime geleni. Mırıldandıklarını,
sustuklarını, çığlıklarını. Bedenime aktardıklarını… Yas, bir sürecin en acı
kısmından sonra insanda geriye kalan tablonun perişanlık çizelgesi. Tüm çığlığı
boşluğa uzatmışsın da dans ediyormuş gibi. Kendi kendine mırıldanıyormuş gibi.
Tüm zamanların, için ve dışın, iyiliğin ve kötülüğün, güzelliğin ve
çirkinliğin, mutluluğun, zenginliğin, başarının askıya alındığı hal.
Anlamlandırmaya gebe, inanmaya gebe, uyanmaya gebe. Yas. Dudak kilitleyen,
kalbi coşturup oradan oraya sürükleyen feryat meydanı. Yas.
Kafamda deli sorular…Şimdi sen nereye gideceksin anne?
Bunun cevabını alan
çocuklar hep güvende. Annenin ve anneliğin yası tutulmaz çünkü öyle ölümsüzdür
ki... Ve kim bilir bugün dünya, dört duvar arasında, kaç tane çocuğu annesiz
bıraktı? Ve bugün kaç tane çocuk annesine kavuştu… Bilinmez zira kapıyı açan da
kapıdan bakan da hep bir duyguda: teslimiyet.
Kafamda deli sorular…
Şahit miyiz dünyada olanlara?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder