29 Mart 2020 Pazar

RUH SESİM 1


Kapımızı kapattık, ruhumuzu değil.
Zor zamanlar…
Kötülük kötülüğü çoğaltıyor, dirliği bozuluyor, bedenin. Ruh allak bullak.
Yağmurla yazıyorum şimdi. Zihnimin ücra köşesi sessizce büzülmüş, elleri dizlerinde. Hani havanın nefesinize karıştığı yerler var ya; sanki tıkanmış gibi.  Bir sahnede hayatı yaşıyor, yok yok, bir sahnede hayatı izliyor gibiyim bugünlerde. Yağmura şiir yazmak istiyorum. Zihnim çözülsün. Yine bir sabah, yine evdeyim. Sahi neydi evde olmak? Evde kalmak hiç bu kadar anlamlı olmamıştı, benim için. Bunca yıldır anlamlandıramadığım bir şey ile burun buruna evde kalmak: Kaygılar ve korkular; umutlar ve sadelik. Hepsi bir arada halay çekiyor. Başta demiştim ya hani, kötülük kötülüğü çoğaltıyor. Bulaşıcı hastalık gibi hani. Bulaşıcı hastalıkla burun buruna geldiğimiz bir dünyadayız şimdi. Herkesin bir fikri var, olsun da. Olmalı. Çünkü herkesin kendi hayatı, biricikliği, güzelliği var. Korumak istedikleri var. Umutları var herkesin. Yarın nasıl güzel olur diye düşünceleri var.  
Sahilde gibi hissettim bir anda. Herkesin umutları deyince benim aklıma denizi izlediğim geldi. Hafif yağmur yağıyor ve ben rüzgara sırtımı dönmüş sahilde yürüyorum. Nefes almanın en hissedilebilir olduğu anlardan biri. Salgın hastalık bitmiş ve ben sadece yürüyorum. Oysa az evvel zihnim iki büklümdü, cenin pozisyonunda. Kaygılı ve ürkmüş. İşte tam da burada, o konuya geri dönüyorum. Ne kadar güzel hayal kurarsam bedenim ve ruhum da ona eşlik ediyor. Dans ediyor, sahilde yürüyor, yapmak istediği her şeyi yapabiliyor. Diri ve özgür hissediyor. Ama ne kadar kötü ve karanlık hissedersem ruhum kapana sıkışmış gibi oluveriyor. Korkmuş ve kaygıyla kalbini dinliyor. Ve etrafıma halka halka yayılıyor.
İşin bilimsel yanları işin ehillerinde ama ben sosyal mesafenin korunduğu şu günlerde kendi sürecime baktığımda korku ve ümit içerisindeyim. Bir an geliyor endişem tavana çıkmış sallanıyor, sonra bir an geliyor bütün hayatımı ve evimin içini umut sarmış. Git gel yaşamaya müsaade ediyorum. Kendimi tutup, ellerimi kalbime koyup “sakin ol, ben buradayım” diyorum. Burada ve nefes alıyor olmam beni rahatlatıyor. Konular yoğunlaştıkça ve olumsuz haberler duydukça moralim elbette bozulacak. Çünkü insan olmanın gereği bu. Olabildiğince izole ederek ilerlemeye çalışıyorum. Arkadaşlarımla fikir alışverişi yapmak bana güzel hissettiriyor. Diri olmak diriliği getirir. Sevgi ve muhabbet kalbi ferahlatır. İnanıyorum. Hep inandım. Bu günlere mahsus değil.
Geçip gideceğini bildiğim zor günlerde
evim sığındığım yer;
nefesim fark ettiğim  hazinem;
pusulam inancım;
varlığım desteğe muhtaç
desteğim Allah.
He bir de bu zor günler geçtiğimde sevdiklerime sarılacağım.
Bir kez daha anladım: “insan insana muhtaç”


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

GELEN MESAJ

Uzunca zamandır işlediği nakışı sehpanın üzerine bıraktı ve telefonuna gelen mesaja baktı. Yüzü ekşi bir tat almışçasına büzüştü ve kendin...