13 Ekim 2024 Pazar

AÇIK KAPI

-Alaçatı notları-
Denizin uçsuz bucaksız izlenebildiği, suyun sükunetle hemhal olduğu, karşı kıyılarda dağların siluetinin bir resim tablosunu anımsattı o yazlık sahilindeydiler. Girilmez ibaresi olmayan fakat halatlarla kapatılmış iskelenin önünde durdular. Arkadaşına “şurada otursak nolur” diyerek baktı, arkadaşı tereddüt etse de ikisi de birbirlerine baktılar ve halatların alt kısmından eğilerek iskeleye geçtiler. Bir yandan denizin içine doğru sıralanmış tahtalara basarken bir yandan gizli bir yol katediyor olmanın heyecanıyla ilerlediler. Şezlonglar yazdan kalma ve nizami sıralanmalarıyla denizi selamlıyordu. İskelenin t şeklini andıran kısımlarından sağında biri, solunda biri oturdu ve gölgeye gelen bakışlarını denize uzattılar. Hem yan yana hem ayrı ayrı yansıyan duygularını izliyor gibiydiler. Kısa süre önce buraya girebileceklerini dahi düşünmemişlerdi ama işte şu an denizin içinde ve şezlongun üstünde bacak bacak üstüne atmış mis gibi tuzlu suyu kokluyorlardı.

Dalga seslerinin eşliğinde rüzgarın sesi, uzaktan geçen motorların sesi, martıların sesi dans ediyordu. Mavi alabildiğince mavi, yeşil alabildiğince yeşildi. En son ne zaman oturup denizi izlemişlerdi, bilemiyordular. Yeşil elindeki kitabın fotoğrafını çekiyordu, buraya girmeyi teklif eden Deniz ise isminin müsebbibi denizin maviliğine dalmıştı.

“Deniz” dedi, Yeşil. Biri geliyordu, yaklaştığını fark ettiğinde artık yanlarında olmasına birkaç adım kalmıştı. Genç adam belli ki iskelede görevli biri idi, Yeşil’le konuştuklarını Deniz duyamamıştı . Deniz bir denize, bir güneşe, bir garsona bakakaldı. Eline yeni aldığı kitabın kapağını açamamış, sadece izliyorken toparlandı ve yanlarına ulaştı. Yeşil teşekkür etti, garson geri döndü yürümeye başladı. Ve Deniz ne olduğunu sorarcasına başını ve bakışlarını Yeşile uzattı. “Burada oturmanın bedeli beşyüz tl imiş” dedi. “E o zaman bize müsaade” dedi Deniz. “Şuradaki çay bahçesinde bir kahve içmeye ne dersin?”

Deniz ile Yeşil iskeleden karaya doğru yürürlerken halatların açıldığını gördüler. Deniz Yeşile bakıp gülümsedi. “Bazen sınırları zorlamak, kapıları açtırabilir miymiş?” diye sordu Deniz. Yeşil tatlı tatlı gülümsedi. Çay bahçesine bakıp “ orada olmak da hayata dahil” dedi. Arkalarında bıraktıkları dünyanın verdiği neşe ile yollarına devam ettiler.

Bir halat nasıl çözülür ve tercihler nasıl dönüşür, bunu deyimlediler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BAHÇEDE ALTIN SARISI SAÇLAR: Bir Macara Hatıratı

BAHÇEDE ALTIN SARISI SAÇLAR: Bir Macara Hatıratı “Annesi Erken Ölen Çocuklar İçin” Rüzgara koyu renk bir elbiseyle çıkmış ağacın, dallar...